YAĞMUR TANYILDIZ'ın röportajı için tıklayınız...
Yıllar önce Aydın Yüksel Yalova Güzel Sanatlar Lisesi’nde okurken tanıdığım ve bugün bir gazeteci olarak kendisiyle sohbet etme fırsatı yakaladığım dünya çapındaki flüt sanatçımız BÜLENT EVCİL ile bir araya geldik. Onu buradan ne kadar anlatsam az kalır. Nefesinin gücü daim olsun… Kendisini mutlaka canlı izleyin ve dinleyin derim.
Öncelikle davetimi kırmadığınız için teşekkür ederim. Siz beni hatırlamazsınız belki haklı olarak ancak yıllar önce Aydın Yüksel Yalova Güzel Sanatlar Lisesi’nde okurken sizin master class eğitiminize katılmıştım. Yıllar sonra yeniden sizi görmek beni çok mutlu etti. Nasılsınız?
Sevgili Yağmur Hanım merhabalar. Her şeyden önce bu güzel röportaj şansı için size çok teşekkür ediyorum. Evet, Türkiye’nin dört bir yanında master classlar gerçekleştirdim. İnsanlara müzikle alakalı sevgi aşılamak ve onlara flütün kendisini, tınısını, dünyadaki enstrüman ailesi içerisindeki yerini tanıtmak ile alakalı kendime ait naçizane misyonlar kapsamında master classlar gerçekleştirmiştim. Bunları birer tohum gibi düşünün, insanların kalbine sevgiler aşılamak gibi… Onlardan birine katılmış olmanız beni çok mutlu etti. Tabii siz şimdilerde yükselmişsiniz, gazetecilik yapıyorsunuz ve bana röportaj yapma şansı tanıyorsunuz. O günlerde ben size sevgi aşılayabilmişim ve karşılığında bugün bu röportaj için şansım olmuş. Kendimi bu yüzden daha da mutlu hissettim…
Sizi tanımayan okurlarımız için kendinizden kısaca bahsedebilir misiniz?
1980 yılında MSÜ Devlet Konservatuarında başladığım flüt eğitimimi Brüksel Kraliyet Konservatuarı ve Heidelberg-Mannheim Müzik Yüksekokuluyla tamamladım. 1992 yılında Sir James Galway’in Dublin’de düzenlediği flüt seminerindeki ”en iyi yorumcu” yarışmasında kazandığım ikincilik ödülü bana ünlü virtüozün öğrencisi olma fırsatını sağladı. 2000-2005 yılları arasında İstanbul Devlet Opera ve Balesinde flüt Grup Şefi olarak çalıştım ve halen İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nda Flüt Grup Şefi, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nda Solo Flütçüyüm. Aynı zamanda uluslararası orkestralarda solo flütçü ve 1. flütçü olarak yer aldım. Bunlar arasında; Lorin Maazel’in şefliği altındaki Arturo Toscanini Filarmoni Orkestrası, Italyan Uluslararası Senfoni Orkestrası, Sao Paulo Devlet Senfoni Orkestrası sayılabilir.
Müziğe nasıl başladınız? Sizi teşvik eden biri olmuş muydu?
Müziğe aslında kendimi bildim bileli başladım diyebilirim Yağmur Hanım. Çünkü annemle babam müzik öğretmeniydi ve büyük abim keman sanatçısıydı. Evimizde her zaman müzikle alakalı konular vardı, müzik dinlenir ve tartışılır bir ortamımız vardı. Bu ortamda piyano ve solfej dersleri aldırdılar bana 5-6 yaşlarımdayken. Dolayısıyla kendimi bildim bileli müziğin içerisinde oldum. Annem ve babamın teşvikleri tabi ki müziğe başlamam konusunda önemli etken olmuştur. Şimdi sorunuzdan sonra düşününce, bana hiç baskı yapmadan müziği sevdirerek beni bu yola koymuş olmalarından dolayı kendimi hoşnut hissediyorum. Mesela abimin keman konçertoları koleksiyonu vardı ve ben 5-6 yaşındayken o plakları koyar dinlerdim. Evde bebekliğinizden beri bunlar çalınıp dinleniyorsa siz de etkilenip sevmeye başlıyorsunuz herhalde.
Dünya çapında bir sanatçı olacağınızı hissediyor muydunuz?
Açıkçası kendimi dünya çapında bir sanatçı olarak hiçbir zaman görmedim. Öyle bir şey de olacağını hissetmedim ama hayallerim vardı ve hayallerimin peşinden koştuğumu söyleyebilirim. Mesela Brüksel Kraliyet Konservatuarı’nda okurken hocam uluslararası alandaki flüt festivallerine davet edilirdi. Fransa’da, Pariste’te ya da Almanya’da olan festivallere arabasıyla giderken beni de götürürdü ve ben de büyük bir heyecanla giderdim. Oradaki büyük flütçüleri dinlerdim ve bir gün onların arasında yer alabilir miyim diye hayaller kurardım. Zira o dönemlerde o festivallerde yer alan Türk flütçüsü pek görmüyordum ve bizler neden buralarda olmayalım diye düşünüyordum. Hayallerimin peşinde koşarak ve kendim de gelişerek ilerleyen yıllarda o festivaller için davetler aldım. Dünya çapında kelimesi biraz abartılı geliyor ama flüt camiasında uluslararası alanda bir yer edinmek hayalimdi ve çoğunu gerçekleştirdim diyebilirim.
Bugün dünya basınında yer alan bir sanatçısınız. Peki, ülkemizde gereken değeri gördüğünüze inanıyor musunuz?
Ülkem her zaman bana değer verdi. Ben 2000 yılında memleketime döndüğümde uluslararası alanda hemen hemen sadece bir öğrenci çapında tanınan bir insandım. Bir de yeni bir kariyerim başlamıştı. Memleketimden giderek yaptığım etki uluslararası alanda çok ses getirdi. Türkiye’de her zaman “taş yerinde ağırdır” sözünün bende tamamen oturduğunu düşünüyorum. Aslında enteresan bir memleketimiz var; bazen çok büyük değer veren insanlarla da karşılaşabiliyorsunuz, bazen de sizi çok kıskanan ya da değerinizi görmezden gelen ve sizi aşağıya çekmeye çalışan insanlarla da karşılaşabiliyorsunuz. Tabii bunlardan etkilenmemek ve bunlarla mücadele etmek ayrı bir konu. Ama genelde pozitif bir insanım ve değer veren, takdir eden insanlarla daha çok birlikte olmayı ve onlarla projeler üretmeyi tercih ediyorum. Dolayısıyla değer verilmediği zaman da değer vermeyen insanların sorunu olduğunu düşünürüm. Değer veren insanların da takdirini alıp onlara minnet duyarım.
Fazıl Say'ın sizin için bestelediği op.76 nolu Flüt Konçertosu, 31 Mart 2023'te tüm dijital platformlarda yayınlandı. Eserden bahsedelim isterim. Mutlu musunuz?
Fazıl Say benim çocukluğumdan beri arkadaşımdır, dostumdur. Kendisinin bir flüt konçertosu yazması benim en büyük hayallerimden biriydi. Bu, çok kolay gerçekleşen bir şey değildir. Çok büyük bir emek, çok büyük bir zaman ve çok büyük bir destek gerektirir. Açıkçası Fazıl Say’ın flüt konçertosu yazma isteği kendisinden bana yansıtıldığı zaman çok mutlu olmuştum. O söz onun ağzından çıktıktan sonra ben de onu gerçekleştirmek için gerçekten Fazıl’ın peşini bırakmadığımı söyleyebilirim. Çok mutluyum çünkü Fazıl Say bizim dönemimiz için Türkiye’nin Mozart’ıdır. Mozart nasıl harika bir çocuk olarak olağanüstü işler yaptıysa, Fazıl da benim için aynı şekilde olağanüstü işler yapan bir insandır. Dolayısıyla bir flüt konçertosu yazmış olması büyük bir mutluluk benim için. Bu, memleketin flüt konçertoları eksikliğinin dönüm noktası diyebilirim. Fazıl Say’ın flüt konçertosu yazması diğer bestecilerin flüt konçertosu yazmasına vesile olacağını umut ediyorum. Bugün dünyada herhangi bir yerde profesyonel olarak bir flütçü pozisyonu kazanmanız için muhakkak bir Mozart Flüt Konçertosu çalmanızı isterler. Ben umuyorum ve inanıyorum ki; bundan 100 yıl sonra Fazıl Say’ın Flüt Konçertosu da, Mozart Flüt Konçertosu gibi o yıllarda her yerde tanınan, bilinen ve istenen bir konçerto olacak. Böyle bir umudumun ve hayalimin gerçekleşmiş olması çok büyük bir gurur veriyor bana.
Eserin size hissettirdiklerini de merak ediyorum.
Eser tamamen Türkiye’nin taşı, toprağı, havası, suyu… Türk müziği makamları var içerisinde ve gerçek bir Türk Müziği Flüt Konçertosu… Bana hissettirdikleri; İstanbul Boğazı, Üsküdar sahili, Anadolu’nun çok güzel insanlarından oluşan küçük köylerindeki yardımseverliği, kuzuları, koyunları, kırsalları, dağlarımız, bayırlarımız ve sufilikten gelen muhteşem bir Mevlevilik… Bütün bunları bir konçerto içerisinde yaşatan ve canlandıran kişi olmanın hayalleriyle koşturan bir kişiliğe dönüştürüyor. Gerçekten bir tiyatral yapısı da var eserin. Çünkü bütün bunları çalar ve seslendirirken onları da hayal ederek bir kişiye bürünmeye çalışıyorum. Büyük bir zenginliği, memleketimizin mozaiğini hissettiriyor. Aynı zamanda modern flüt tekniğini içeren kısımları da var. Anlat anlat bitmez konçertonun hissettirdikleri… En büyük çabalarımdan biri; tüm bu güzel Anadolu’nun kokusu, denizi, dağı, bayırı, çayırını elimden geldiğince seyirciye yansıtmak ve o kokuları, o renkleri, resimleri canlandırmak ve sunmak… Bunları başardığım konserlerim oldu. Bu kayıt da onlardan biridir. Okurlarınızın da dijital platformdan dinlemesini ve bu anlattığım tınıları hayal etmesini dilerim.
Son zamanlarda neler yaptınız? Hangi projelerde yer aldınız?
Son zamanlarda 2 kez Eylül ve Aralık aylarında Japonya'ya davet edildim. Eylül ayında özellikle yüzüncü yılımız olan Ertuğrul Fırkateyni’nin Japonya'ya ulaşması, 100 yıl önce ve orada elim bir kaza geçirmesi ve oradaki Türk Osmanlı denizcilerinin Japonlar tarafından kurtarılıp köylerinde misafir edilmesi bir yıl süreyle orada kalmaları Türk diplomatik ilişkilerinin başlangıcı olarak adlandırılıyordu. Bu bağlamda Ertuğrul Fırkateyni’nin battığı yere en yakın gelişmiş şehirde bir organizasyonda yer aldım ve Ertuğrul isminde bir müzikalde solist sanatçı olarak Japon müzisyen ve Japon tiyatrocularla birlikte çok güzel bir anma ve yüzyılı aşan bir ilişkilerin tekrar canlandırılması tekrar sıcak tutulması diyeyim. Böyle bir konserde yer aldım. O benim için büyük gurur oldu. Bu konserde işte Ertuğrul Fırkateyni’nin kaptanını canlandıran bir Japon tiyatro sanatçısı ve onun âşık olduğu bir Japon köylüsünü anlatan bir mizansende ben de flüt sololarımla yer aldım, çok anlamlıydı, duygu doluydu. Ayrıca da Japon okullarında Türk flütçüsünü tanıtan konserlerde yer aldım. 600’den fazla Japon çocuğa değerli dostum piyanist Maya Asano'yla birlikte konserler çaldık. Aralık ayında ise büyük piyanist Phillip Moll ve onun eşi olan Yuko Takemichi bir konserler serisi düzenlediler. Phillip Moll, bilirsiniz ünlü orkestra Berlin Flarmoni'nin çok önemli bir piyanisti. Kendisi gençliğinden beri beni tanır ve Sir James Galway ile okuduğum zaman bize hem mentörlük, hem eşlik eden bir piyanistti. Onunla 6 adet konser çaldım Japonya'nın değişik şehirlerinde. Kyoto eski başkenti, Tokyo yeni başkenti Japonya'nın ve pasifik adaları olan Japonya'nın, hiç hayatımda görmediğim Ishigaki Adası’na kadar giderek resitaller ve konserler gerçekleştirdik. Çok başarılı geçti konserler ve bu konserler bağlamında da Türk flütçüsünü, Türk sanatını hem de Türk eserlerini de içeren programlar çaldık. Japon flütçü dostlarla birlikte düetler çaldım. Böyle mutlu bir turne oldu. Bunu da yakın zamanda yaptıklarım arasında anlatmak isterim.
İlerleyen süreçlerde neler olacak? Yeni projeler var mı?
Önümüzdeki hafta İtalya'ya gidiyorum İtalya'da Sanremo Orkestrası ile solist olarak İtalyan bir repertuvar çalacağım. 2 adet cd projem edit aşamasında, onları gerçekleştiriyorum. Ve önümde de tekrar Ankara ve İstanbul'da çeşitli oda müziği ve solo konserlerim var. Aşağı yukarı 10 gün önce de mini bir flüt festivali gerçekleştirdim, hayalimdi. Brüksel'de okuduğum hocam, Marc Grauwels'in katılımı ve Moskova Filarmoni’nin Irina Stachinskaya'nın katılımlarıyla Süreyya Operası’nda tamamen biletleri satılmış harika bir mini flüt festivali gerçekleştirdik. Aynısını da Atatürk Kültür Merkezi’nde 2 gün sonra bir sabah konseriyle tekrar ettik. Bu da son zamanlarda aklımda kalan güzel bir konserim olarak size anlatmak ve paylaşmak isterim.
Flüt çalmaya yeni başlayacak olan, flütle yeni tanışan okurlarımız varsa onlara neler söylemek istersiniz? Nasıl bir yol izlemelerini tavsiye edersiniz?
Her şeyden önce yetenek ve kabiliyet çok önemli. Bunların olduğunu hayal edelim ve bunların bir insanda buluştuğunu hayal ederek konservatuvarı da kazandığını hayal ederek bu noktadan hareketle cevap vermek istiyorum. Konservatuara girmiş ve okuyan gençler muhakkak müziği çok sevmeliler, yeteneklerinin farkında olmalılar ve yeteneklerine ihanet etmemek için çok çalışmalılar. Kendilerine yatırım yapmalılar. Kendilerine yaptıkları yatırımlar; iyi flütçülere gidip onlardan dersler almak, onları dinlemek, sadece bir kişi değil birçok kişiyi dinleyerek çeşitli yorumları özümseyerek kendilerine ait bir yorum stili yaratmak için bir uğraş içerisinde olmaları. Tekniklerini geliştirmeleri için bir çaba içerisinde olmalarını, farklı müzik enstrümanlarıyla bir arada çalarak da uyum içerisinde olmalarını tavsiye ederim. Günde minimum 3-4 saat çalışmaları gerektiğini de söylemek istiyorum.
Peki, amatör olarak, hobi olarak flüt çalmak isteyenlere önerileriniz var mı?
Flüt insan sesine en yakın, en zevkli enstrümanlarından biri. Dolayısıyla insanın konuşması, şarkı söylemesi gibi bir şeydir flüt çalmak. Sizi mutlu eder, huzur verir ve bir meditasyon yapmışsınız gibi flüt çalıştıktan sonra kendinizi rahat hissedersiniz. Dinlemesi de son derece zevklidir ve karizmatik bir enstrümandır flüt. Çok tavsiye ederim… İyi bir flüt hocasından, iyi eğitim almış bir öğrenciden flüt dersi alabilir ve onların sayesinde sanata adım atıp flütle tanışmış olabilirler.
Sohbetiniz için çok teşekkür ederim. İyi ki tekrar yolumuz kesişti. Son olarak neler söylemek istersiniz?
Her zaman gösterdiğiniz ilgiye, hem sosyal medya üzerinden hem de konserlerimize gelerek bize destek verdiğiniz için ben size teşekkür etmek isterim. Bizler bir çaba içerisindeyiz. Kendi mesleğimiz ile alakalı hayallerimiz ve yapmak istediklerimiz var. Bunları gerçekleştirdiğimiz zaman bazen kapalı bir kitleye hitap edebiliyoruz. Daha çok kitlelere ulaşmak için yaptığımız çalışmaları, çıkarttığımız güzel sesleri, çaldığımız konçertoları, ilham olduğumuz bestecilerin bestelerini diyelim ki 2 bin kişilik bir salonda çaldık ve 2 bin kişiye duyurduk. Sonrası? İşte orada sizler devreye giriyorsunuz. Bizleri büyük kitlelere ulaştırıyorsunuz, başarılarımızı duyuran sizlersiniz. Klasik müzik camiasındaki bizlere değer verip sayfalar ayırdığınız için ben çok teşekkür ediyorum. Sizlerin bizi duyurması başarılarımızı arttırmak için her zaman bize bir güç, umut ve heyecan veriyor. Ben böyle bir hanımefendiyle bu röportajı yaptım ve gazetede yayınlanıyorum, daha da iyilerini yapmak için mücadele etmeli ve hayal kurmalıyım duyguları yaşatıyor. Son olarak bunları söylemek istiyorum… Herkese sevgiler…